Ana içeriğe atla

Bu Gece İçin

Ne yapma mı istiyor hayat benden? Ne için savaşma mı? Kime karşı ayakta durma mı istiyor? Bu ve daha fazlasına nasıl cevap bulabilirim ki, daha kendi hayatımı kontrol edemiyorken. Ben basit bir bireyim. Milyonları oluşturan bireylerin arasında belki en basiti. En güçsüzü. En cahili. Hayatta kalmak için yaşıyorsam sadece, ne farkım var ki şu hayvanlardan. Sokakta ki kedide yaşıyor çöp kutularının arasında. Amazon'da ki maymunda, avına sinsice yaklaşan aslanda. Benim ne farkım var ki onlardan. Farklı olabilmek için ne yaptım bu güne kadar? Küçük penceremden gökyüzünü izlerken, bunları düşünmek bir yana, birde az önce sardığım tütünü içmekten başka ne yaptım. Cevabı bulmak için, önce soruyu bilmen gerekir derler. Ben yeterince soru buldum. Fakat cevaplar meçhul. Her biri saklanmış bir köşeye, sürekli yer değiştiriyor, daha da derine iniyorlar. Ben ise her seferinde daha fazla yitiriyorum umudumu. Ya hiç bulamazsam diye?

Derin düşüncelerimi bölen, kapının çalması olmuştu. Dışarıdan ince bir ses, "Selim, orada olduğunu biliyorum. Lütfen kapıyı aç" diyordu. Sigaramdan son bir kez daha çektim. Pencere mi kapattım ve kapıyı açtım. Elif'ti gelen. Gözlerinin içi kızarmış, yanakları ıslanmıştı. Kolları ile kendisini sarmış, çıplak ayaklar ile karşımda duruyordu. Önce gördüğüm manzara karşısında şaşırmıştım. Ardından kolundan tutup içeri çektim ve yatağıma oturmasını sağladım. "Elif, ne oldu sana? Bunu, bunu kim yaptı?" diyor, bir yandan üstünü yorgan ile örtmeye çalışıyordum. Endişemi kelimelerimden, gözlerimden ve hızla atan kalbimden anlayabilirdiniz. O ise korku dolu gözler ile hiç ses çıkarmadan bana bakıyordu. Yatağın yanında ki komidini açıp kalın bir çorap aldım. Ayakları buz gibi olmuştu. Çorabı giydirdikten sonra yatağın içine soktum. Hemen ocağa dönüp çayın altını yaktım. İçerisi gayet sıcaktı. Zaten küçük bir odaydı. Soba tamamen ısıtmaya yetiyordu. Yanına oturdum. Elinden tuttum. "Ne kadar zamandır dışarıdasın, ne oldu. Bana anlatman gerekiyor" dedim. Zor yutkunuyordu. Tezgahın üstünde ki su bardağını aldım, sürahiyi her zaman dışarıda bıraktığımdan ılık olurdu. Hemen su doldurdum. Hafifçe başını kaldırmasına yardımcı oldum ve bir kaç yudum su içmesine izin verdim.

Gözleri tekrar yaşarmıştı, "Çok kötü bir şey oldu" dedi. Hüngür hüngür ağlamamak için kendini zor tuttuğu belliydi. "Bana anlatabilirsin Elif, burada güvendesin. Korkmana gerek yok" dedim. En azından rahatlaması, sakinleşmesi için elimden geleni yapıyordum. "Tamam. Sadece kelimeleri toparlamaya çalışıyorum. Başım, başım çok ağrıyor" dedi. Hafifçe doğruldu. Bende yastığı dik koyup yaslanmasını istedim. Şimdi anlatmaya hazırdı. "Annem ve ben akşam yemeği için mutfakta hazırlık yapıyorduk. Tam bu esnada kapı çaldı. Su söylemiştik, gelen odur diye hiç sormadan kapıyı açtım. Meğersem babammış. Gözlerinde ki öfkeyi görmek bile yetiyordu, daha içeri adım atmadan ne için geldiğini anlamıştım. Sarhoştu da. Bundan 2 gün öncesine kadar annem ile tartışmış ve evi terk etmişti. İçeri geldi" Göz yaşlarına daha fazla hakim olamadı, Ağlamaya başladı. "İçeri geldi ve belinden silah çekti. O korku ile annemin önüne atladım ve babama yalvarmaya başladım. Ama nafile. Kendi söylediklerini bile anladığından şüpheliydim. Hakaretin bini bir paraydı. Tetiğe tam basacaktı ki annem ocakta ki tavayı alıp eline vurdu. Silah yere düşünce hızlı davranıp aldım. Namluyu babama doğrulttum. Annem ise arkamdan silahı bırakmam için yalvarıyor, yavaşça bana yaklaşıyordu" Göz yaşları durdu, sonra dona kaldı gözleri. "Babam o an boşluğumdan faydalandı. Silahı kavradı ve anneme ateş etti" Sustu. Bir kaç dakika hiç konuşmadı. "Elif, Elif, iyi misin?" -Sana bir şey yaptı mı Elif, sana zarar verdi mi- dememe gerek bile yoktu. Darp edildiği belliydi ve nasıl olduysa o caninin elinden kaçmıştı. Hastaneye götürmem şarttı. Fakat hastane çok uzaktı. Taksiye verecek param da yoktu. Otobüs kartımın bakiyesi ise sıfırlanmıştı. Hepsi ardı ardına gelmişti sanki. Bütün talihsizlikler beni kovalıyordu.

Belki, belki bir yol daha vardı. Murat abi arabası ile bizi hastaneye götürebilirdi. Fakat adamla net bir samimiyetim yoktu. Ters bir cevap vermesi durumunda yapacak hiç bir şeyim kalmıyordu. Şansımı denemekten zarar gelmezdi. Elif'e "Geliyorum, biraz beklemelisin" dedim ve ayakkabılarımı giyip dairemden çıktım. Sokağın karşısında, ilk katta oturuyordu. Hızlı adımlara apartman kapısına yaklaştım ve ilk zile bastım. Ardından bir daha bastım. Hemen kapının yanında ki pencere açıldı. Murat abi kafasını çıkardı. Kendimi gösterince şaşırdı. "Selim, ne oldu bu saatte" dedi. "Murat abi, rahatsız ettim gece gece fakat çok acil olmasa cidden gecenin bu vakti gelmezdim" dedim endişe ile. Korkuyordum. Reddetmesinden. "Ne oldu oğlum söylesene" dedi. "Abi bir arkadaşım var, durumu çok kötü. Babası tarafından darp edilmiş sanırsam, hastaneye götürmem lazım abi" Başını kaşıdı "Tamam, tamam durum anlaşıldı. Sen arkadaşını hazırlaya dur, ben şimdi çıkıyorum" dedi. Hemen daireme çıktım. Elif dikilmiş ayakta bekliyordu. Gar dolabımı açtım. İçerisinden bir eşofman takımı çıkardım. "Şimdilik bunları giy, dışarısı soğuk. Bu şekilde hastaneye gidemezsin" dedim ve eşofmanları uzattım. O eşofmanları üstüne geçirirken pencereden Murat abiye bakıyordum. Arabayı çoktan çalıştırmış bizi bekliyordu. Kapıyı açtım, çıkacakken Elif kolumdan tuttu. Şaşırdım elbette bir anda tutunca. Bayılacak sanmıştım ki daha farklı bir sebepti kolumu tutması. "Teşekkür ederim Selim" dedi. Cevap vermedim, başımı salladım, önüne spor ayakkabımı koydum. "Sen ne giyeceksin" dedi. "Sorun değil, zaten araba ile gideceğiz" dedim. Terliklerimi giydim ve kapıyı çektim. Kolumu sıkıca kavramış basamakları inerken, sorularıma cevap bulduğumu fark etmiştim. Belkide hayat, bu gece için hazırlamıştı beni. Elif için. Şimdi tek bir isteğim vardı. Onu sağ salim hastaneye ulaştırmak.

Hikayemi okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu tarz kısa hikayeler yazmayı çok seviyorum. Elbette bazı eksik yanlarım var. Kelime haznem fazla geniş olmadığından aynı kelimeleri çok sık görebiliyorsunuz. Bu haznemi geliştirmek adına kitap okuyor, makaleleri inceliyorum. Yinede hızlı bir ilerleyiş kaydedemiyorum.

İmla hatalarım olduysa ki olmuştur, kusuruma bakmayın. Tekrar teşekkürler :)

Yorumlar

  1. Çok güzel bir anlatımı var bence,o dediğin yerler de anlatımın akıcılığında göze o kadar batmıyor :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder