Ana içeriğe atla

Evrende Yalnız mıyız?

Ne güzel bir soru değil mi? Gökyüzünün ne anlam ifade ettiğini öğrendiğimiz günden beri bu soru hep aklımızdaydı. Evren, uzay, galaksiler, yıldız sistemleri, gezegenler... Hepsi bir bilmecenin bir parçası gibi. Hepsi birbirine zincirlenmiş gibi. Birini çözsek diğeri de ardından geliyor. Hepsinin temelinde ise tek bir soru yatıyor. Tek bir merak tüm bunlara sebep oluyor. "Evrende yalnız mıyız?" Sorunun cevabı o kadar basit ki. Ben sizler için cevaplayayım.

Evet, evrende yalnızız. Evren ne mi? Evren uzayı, galaksileri, yıldızları ve gezegenleri kapsayan bütünün adı ve tekrar söylüyorum. Biz bu koca bütünün içinde yalnızız. Yeryüzünde ki tüm kum tanelerinin yüz milyar katı kadar gezegen olsa, yinede içlerinde hayat bulunan tek gezegen biziz. Biz özeliz. İsteseniz de istemeseniz de, tek ve eşi benzeri olmayan bir türüz.

Bu çok bencilce değil mi? Tüm koca Evren tek bir canlı türü için mi yaratıldı yani? Biz insanlar için mi? Cevap "Evet, insanlar için." Anlam veremediğim konu, Yaratıcının sanki bu evreni yaratırken zorlanmış, çok emek harcamış gibi anlatılması. "Bu kadar emek verdi, zaman harcadı niye sadece insanı yapsın" diye soruyorsunuz kısaca. Ya da kendinizi bu kadar değerli göremiyor, tüm bunlar benim için yapılmış demeye korkuyorsunuz.

Burası bizim oyun sahamız, bir çocuğun parkta kumlar ile oynaması gibi bizde evrenin içinde önümüze gelenler ile oynuyor, oylanıyor duruyoruz. Gelişmiş hayal gücümüz, içimizde ki düşüncelerin aşırı fantastik yönlere kaçması, bizi hep gelişmiş uzaylılara, inanılmaz teknolojilerin olduğu gezegenlere sürüklüyor. Hep bizden gelişmiş ırklar olacağını öne sürüyoruz. Kimse bir gün onlar gibi olacağımıza ihtimal vermiyor. Gelişen teknolojiyi o uzaylılara bağlayacak kadar saçmalıyorlar hatta.

Teknoloji her anlamda gelişiyor. Devir geçtikçe yaşayan insanlar gelişime katkıda bulunup sırasını gelen diğer nesile salıyor. Bilgi nesilden nesile aktarılıyor ve geliştiriliyor. Daha da iyisi için çabalanıyor. İyi ve kötünün savaşı sürerken, insanlar gelişmeye, büyümeye devam ediyor. Ölenlerin sayısı arttıkça, doğanların da ardı arkası kesilmiyor. Gelişiyoruz, çok büyük bir hızla. Geçmişe ve geleceğe tek bir noktadan şahitlik ediyoruz.

Peki bu nereye varacak? Nereye kadar gideceğiz böyle? Gelişmek, sonsuz gibi duruyor. Hatta öyle bir noktaya geleceğiz ki, kendimizi yaratıcı ilan edecek, evrende var olan en güçlü ve tek canlı türü olacağız. Bundan 1000 yıl önce kılıç kalkan kullanan insanlar, şuan yaşıyor olsaydı, teknolojiyi anlamakta zorlanacak, bu dönemdeki insanların yaptıklarına bakarak onları ilah ilan edecekti.

Teknoloji, ardı arkası kesilmeyen tek şey. Yaratıcının, insana ne kadar değer verdiğini aslında bu şekilde de anlayabiliyoruz. Bize, sonu olmayan bir oyun verdi. Nesillerden nesile aktarın ve bununla oyalanın dedi. Bu sizin sınavınız dedi. Her yeri, her noktayı araştıralım, kendimiz dışında, başka hiçbir şey bulamayacağız. Yalnızız, ürkütücü ve bir o kadar da güzel. Sırf bizim için yaratılan şu evrene göz atın. Kıymetimizi anlamak için bu bile yeterli değil mi?

"Ak Müslümanı hepiniz aynı boksunuz" diyen Ateistler falan olacaktır. Yani onlarda kendi nezdinde haklılar. Görmedikleri bir şeye inanmayız diyorlar. Neden inansınlar? Onlar böyle yaşamayı seçiyor. Onlar delillere, bilime dayanıyor. Dokunmak, tatmak, koklamak istiyorlar. Bizler ise vicdanlarımızı mantığın önüne serip yaratıcıya inanmayı seçiyoruz. Allah'a...

Eğer bir dine tabi olmasam bile Deist olacağıma adım gibi eminim. Çünkü bu kadar hassas ve nizami bir sistemin başı boş ve ya rastgele oluşacak olmasına ihtimal vermeyi çok garipsiyorum. Zaten aklımda da tek bir soru vardı hep. Madem her şeyi başlatan büyük patlamaydı, peki onu tetikleyen, o küçücük sıkışmış noktayı oluşturan şey neydi? Hiçlik mi? Hiçlikten bir şey oluşabilir mi? Yoksa bunu yapan bir yaratıcı mı? Hiçlikten bir şey oluşabilir diyecek kadar gerizekalılarımız varsa muhattap bile olmak istemiyorum. Ama şöyle bir cevap kabul edilebilir benim nezdimde. "Bilim, büyük patlama öncesini açıklayamıyor." En azından hiçlikten oluşmuş diyecek kadar beyinsiz insanlarla bir olmazlar. Neyse, ben bu konular da pek fazla şey bilmem. Hatta doğru dürüst bir şey bile bilmem. Ama kendi blogumda yazmaktan da geri durmam abi.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Yorumlar