Ana içeriğe atla

Ayla


Türk sinemasında böyle filmler görmek beni gerçekten umutlandırıyor. Dağ 2'den sonra bu seneyi böyle bir film ile kapatacağımızı sanmıyordum. Birileri hala iyi işler çıkarmak için uğraşıyor. Ayla basit dramatik öğelerden öte kurgusu ve aksiyon dolu sahneleri ile de sizi içine çeken harika bir film olmuş. Filmin eksik gördüğüm yanları elbette var fakat bu sizi filmden koparacak büyüklükte bir sorun çıkarmadığı için çok göze batmıyor. Kademe kademe gidelim isterseniz.

İlk olarak karakterlere ve onların bize nasıl sunulduğuna bakalım. Çünkü film boyunca araya serpiştirilmiş küçük detaylar ile karakterler daha da derinleştirilmeye çalışılmış. Başarılı olmuş mu? Evet, bir yerde onları anlıyor, verdiği kararların onların nezdinde ne denli önemli olduğunu kavrayabiliyorsunuz. Başrolde çok sevdiğim oyuncu İsmail Hacıoğlu var. Ortaya çıkardığı oyunculuk ile ilgili kafanız da soru işaretleri bırakmıyor. Her bakışın da, mimiğinde hissettiklerini size iyi yansıtıyor. Çok abartı ve ya Flash TV oyunculuğu zaten böyle tecrübeli bir oyuncu da görmeniz zor. Hele ki böyle önemli bir filmde. Ayla'yı canlandıran minik kızımız Kim Seol'de gerçekten tatlılığı, masumiyeti ile sizi kendisine hayran bırakıyor.



İsmail Hacıoğlu, Süleyman karakterine hayat vermiş. Süleyman bir Astsubay fakat onun işi daha çok teknik şeyleri kapsıyor. Motorlar, bozuk araçlar gibi. Savaşmak, silah gibi şeyler ona biraz uzak. Çalışkan ve örnek bir asker olması sonucu Kore savaşına teknik konularda yardım etmesi için oda dahil ediliyor. Burada ise devreye en yakın arkadaşı, hatta neredeyse kardeşi olan Ali Atay, yani Ali karakteri giriyor. Televizyonlar da Mecnun olarak tanıdığımız Ali Atay burada mükemmel bir iş çıkarmış. Filmde en sevdiğim karakter de o oldu diyebilirim. Hatta eminim bu konuda yalnız değilim.

Ali gözü kara biri, anasız babasız, kimi kimsesi yok. Bu yüzden kaybedecek bir şeyi de yok. Süleyman dışında. Yakın dostu savaşa yalnız gitmesin diye oda gönüllü oluyor. Tabi tek niyeti bu değil, biraz kırıp dökmekte istiyor. Tüm hırçınlığı, cesareti ve savaşırken gösterdiği azmi herkesin gönlünde taht kurmuştur buna da eminim.

Filmin başların da Süleyman ile yeni komutanı Mesut'un başından tatlı bir olay geçiyor. Bu sahnenin ardından Süleyman'ın çok mülayim, kimseyi öldüremeyecek bir adam olduğunu düşünüyorsunuz. Hatta o anda aklıma gelen bir diğer film Hacksaw Ridge oldu. Filmi izleyenler ne demek istediğimi anladı. Fakat ilerleyen sahneler de, bu fakat gerçekleşiyor, daha fazla şey söyleyerek tadını kaçırmak istemem. Ne demek istediğimizi izlediğiniz zaman çok iyi anlayacaksınız.

Sanmayın film sadece bunlardan ibaret, her şey Kore'de geçmiyor. Süleyman'ın geride bıraktığı insanlar ile olan mektuplaşmaları, sevdiği kızın ona olan özlemi de filmde büyük yer edinmiş. Ama buralara girmek istemiyorum çünkü bahsetmem gereken daha önemli konular var.

Gelelim aksiyon sahnelerine ki bunlarda bence konuşmaya değecek türden sahneler. Tek diyeceğim dostlar, Dağ 2'den çok daha iyi aksiyon sahnelerine sahipti fakat bazı mantık hataları vardı. Zaten olmasa şaşardım. Bazı yerlerde saldıran asker sayısı çok çok fazla olmasına rağmen hepsi bir bir sümük gibi yere yapışıp durdu. Ya Kuzey Kore'nin askerleri gerçekten mal, ya da filmdekiler bu sahneler de düşman askerler üzerine pek düşünmemiş. Tıpkı savaş oyunlarında kötü yapay zekaya sahip düşmanlarımız gibi. Önünüze gelip "Beni vur" diye yalvaran düşmanlardan bahsediyorum. Neyse konudan sapmayalım. Patlamalar, silahlar, çatışma sahneleri az ama özdü. Sanırım bu yüzden de özenilmişti. Çok fazla çatışma sahnesine yer verilmediğinden "Bari olanları kaliteli yapalım" demiş olmalılar.


Sonuç olarak; harika oyuncular, ciddi bir emek ve gerçekten yaşanılmış bir hikaye ile Ayla sizi derinden etkileyecek dostlar, bundan emin olabilirsiniz. Filmde ağlamadım fakat bazı kısımlarda gözüm bariz doldu, bir kaç damla da akmış olabilir. Sonuçta ağlamanın utanılacak bir tarafı yok. Ben yine de sağımda ve solumda oturan bayan arkadaşlara karşı karizmayı çizdirmemek için kendimi biraz kastım. Her ne kadar onları tanımasam da....

Filmde komedi unsuru da kekeme olan bir asker ile tamamlanmış durumdaydı. Kahkahaya boğulduğumuz sahneler yoktu fakat tebessüm ettiğimiz güldüğümüz yerlerde az değildi.

Neyse, gidin ve kesinlikle sinema da izleyerek bu zevki sizde tadın. Hem filmde emeği geçen kimselere de katkı da bulunmuş olursunuz. Adamların şevki artarsa bu tarz filmlerinde sayısı artar en nihayetin de. Sağlıcakla kalın dostlar, Allah'a ısmarladık.

Yorumlar