Ana içeriğe atla

Casuslar Kitabı


Kitap seçerken genel de çok seçici davranan biriyimdir. Malum büyük bir kütüphane ve yüzlerce kitap karşınızda olduğu zaman karar vermek zor bir durum. Bende biraz risk almak iyi olacak dedim ve daha hızlı kitap seçmeye başladım. Hızlı bir araştırmanın ardından Casuslar Kitabı'nı almaya karar verdim. İşin ucunda birde saatlerce okuyup hiçbir zevk almamak vardı.

Kitabın adı içeriği hakkında bir çok fikir veriyor. Aksiyon, gerilim ve polisiye ağırlıklı bir roman olacağını tahmin etmekte hiç zorlanmıyorsunuz. Bense genelde bu tarz romanlardan uzak dururum çünkü aşırı detaylı anlatımı ile biraz kafa ağrıtırlar.

Bu sefer bir farklılık olsun dedim ve iyi ki de demişim. Elime aldığım ilk anlarda beni çok derin bir dünyanın içine çekmeyi başardı. Evet, bir çok detay, isim mevcuttu kitap içerisinde. Bazen o kadar çok insandan bahsediyordu ki isimleri hatırlamakta zorlanıyordum. Yine de bunu o kadar önemsemedim. Çünkü benim için önemli olan hikayenin temelini sağlam oturtmaktı. Yani "İsimler şöyle miydi?" Yoksa "Aman şu adamın oturduğu sandalye mi yoksa koltuk muydu?" vb. şeylere önem vermem. Gidişatı kaybetmemek ve neler olduğunu anlayabilmek yeterli olmuştur bana.


Antik dünyanın en kıymetli eserlerini barındıran bir kütüphane var. Bu kütüphanede ki eserler altın kaplamalı, elmas ve yakut işlemeli benzersiz kitaplar. Buraya "Altın Kütüphane" diyorlar. Burası öyle bir yer ki, bir çok önemli lider zamanın da bu kütüphaneyi bulmak için didik didik aramış, önemli zamanlarını ayırmış, fakat hiçbir sonuca ulaşamamıştı. Böyle önemli bir kütüphaneyi korumakta elbette gizli bir kulüp olan kitap kulübünün işi. Öyle bir kulüp ki içerisinde avukattan petrol zenginine ve politikacısına kadar var.

Kulüpte ki üyelerin bu denli nüfuzlu ve güçlü olması da önlerine çıkan bir çok engeli aşmalarında inanılmaz rol oynamakta. Amerika'dan Avrupa'ya, oradan da Orta Asya'ya kadar söz ve düzen sahibi insanlardan bahsediyoruz kısaca.

Anladığınız üzere her şeyin ortasında bu kütüphane duruyor. Onun gizemi, açığa çıkartılma isteği ve onu koruyanların sahiplenişi inanılmaz bir mücadeleye tanıklık etmemizi sağlıyor. Kitap bir çok mekan da size soluksuz anlar yaşatıyor. Yunanistan, İtalya, Afganistan ve Türkiye'de bu ülkelere dahil. Ayrıca kitapta Roma'dan ve İstanbul ile arasında ki bağdan o kadar güzel bahsedilmiş ki, "Bu şehri ömrüm yeterse kesinlikle görmeliyim" dedirtiyor insana.


Harika bir konu, biraz aksiyon ve bolca  ters köşe arıyorsanız; bu kitap sizin çok güzel zaman geçirmenizi sağlayabilir. Hiç düşünmeden alın ve okumaya başlayın derim.

Başka bir yazı da görüşmek üzere, sırada ki kitap hakkında da bilgi vereyim; Sil Baştan

Yorumlar