Ana içeriğe atla

Metro Last Light - İnceleme


Şu sitede daha önce de bir kaç oyun incelemiş olsam da hiçbir zaman Metro Last Light gibi büyük bir oyuna yer veremedim. Bu güne nasipmiş. Baştan belirtmek istiyorum SPOİLER bulunmakta fakat oyun zevkini kaçıracak detaylar yerine temeli ele alacağız. Sadece elimizde ki malzemeye bir göz atacağız ve neler varmış göreceğiz. Şahsım adına belirtmek istediğim bir detay daha var ki oda Call Of Duty'den sonra hikaye anlatmayı bu kadar iyi başaran başka bir oyun daha oynamamış olmamdır.

Hikayemiz de ilk oyuna nazaran çok büyük farklılıklar yok. Nükleer savaşın ardından yer altına, metro istasyonlarına sığınmış insanların mücadelesine tanık olduğumuz Metro Last Light'ta Artyom yine ana karakterimiz. Geçen oyunda bildiğiniz üzere Artyom füzeler ile Karaderililerin hepsini yok etmişti. Tabi Artyom dahil herkes öyle sanıyordu. Ta ki Khan, Botanik Bahçe'de bir Karaderili görene kadar. Bir kabustan uyanıp karşımızda Khan'ı görmemiz ve bu haberi ondan duymamızla oyunda başlıyordu.


Oynanış ve grafiksel manada geçen oyundan neredeyse hiçbir farkı yok. Tek başımıza ilerlediğimiz kısımlar, yanımızda birilerinin olduğu kısımlardan yine fazla. Hem Metro'da hemde yüzeyde maceramız devam ediyor. Oyun tamamen hikaye odaklı olduğu için yan görev vs. olmasa da size çok kısıtlı bir özgürlük vererek keşfedebileceğiniz bazı noktalar da bırakmışlar.

Metro gerçek bir korku oyunu değil. Daha ziyade gerilim oyunu ve bir kaç jump scared üzerine kurulu. Ana karakterimizin yaşadıkları ile ilgili gerçekten empati yaptığınız zaman korkmayı bırakıp "Alayınız gelin ulan" moduna bile giriyorsunuz. Ben sinirlenip çatır çutur giriştim çoğu yerde. Allah ne verdiyse, bu da şunu gösteriyor ki oyun beni içine çekmeyi gerçekten başarmış durumda.

Her ne kadar hikaye bu sağ kalan tek Karaderili etrafında dönüyor gibi dursa da asıl olay çok farklı. Metro'da bulunan grupların arasında ki çatışma daha ön planda tutulmuş. Çünkü tüm oyun boyunca hedefimiz düşmanımızın planlarını açığa çıkarıp Metro'yu kurtarmak üzerine kuruluydu. Karaderili sadece bu hikayenin bir parçası olmuştu.

Gel gelelim oyunda ki yapay zeka ve oynanış mekaniklerine. Geçen oyundan bir farkı olmasa da belirtmekte fayda var bence. Oyun genellikle tüm kontrolü size bırakıyor. Bir kaç yerde belirli tuşlara basarak da bir şeyler yapabiliyorsunuz. Kapı açma, yaratığın kafasına bıçak saplama gibi. Yapay zeka ise sizi rahatsız etmiyor. Hatta tatminde ediyor. Gizlilik konusunda çok absürt bir durum ile karşılaşmadım. Işıktan uzak durduğunuz sürece fark edilmiyor ve stealth hareket edebiliyorsunuz. Ki oyunun bir çok noktasında gizlilik gerçekten önemli bir unsur. Yoksa nalları dikmeniz de yüksek ihtimal.

Bazı oyunlarda bildiğiniz üzere gizli gitmeniz gereken yerde fark edilirseniz bir anda ölüyorsunuz. Çatışmaya girip siper almanız bile fayda etmiyor düşman üzerinize çullanıyor. Bu oyunda öyle bir durum asla olmadı. Bir kaç kere yakalansam da sağlam bir çatışmanın ardından yine gitmem gereken yere vardım. Ha gizlilik için tek absürt bir durum olabilir, oda neredeyse ortalığın ırzına geçip farklı bir kapıdan girdiğiniz da o odada ki askerlerin sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyor olmasıydı. Onun dışında dediğim gibi, her şey FPS aksiyon oyunu için gayet normaldi.


Karaderililere dönersek, bu oyunda Artyom'un onlar ile nasıl iletişim kurduğunu da öğreniyoruz. Öyle ki çok öncelere, Artyom çocukluğuna dayanan bir olay Artyom ile Karaderililer arasında bir bağ kurulmuştu. Bu bağın ne derece kuvvetli olduğunu da oyun içinde sağ kalan Karaderili ile Artyom arasında olan etkileşimler ile görüyoruz zaten.

Oyunu özellikle tercih etmemin bir diğer sebebi Türkçe yamasının bulunmasıdır. Oyun Çeviri ekibine tüm iyi dileklerimi iletiyorum çünkü bu oyundan bu kadar zevk aldıysam hikayeyi anladığım içindir ve bunu da Oyun Çeviri ekibine borçluyum. Buraya tıklayarak Türkçe yamaya erişebilirsiniz.

Kesinlikle oynamanızı tavsiye ediyorum. Umarım sizlerde beğenirsiniz.

Yorumlar