Ana içeriğe atla

Star Trek: Discovery Nasıl Olmuş?

Sonsuz ve ya inanılmaz derecede büyük diyebileceğimiz evrenimiz içinde yıldızlararası bir maceraya çıkmak istiyor fakat gerekli teknolojiye sahip olmadığınız için bu hayalinizi gerçekleştiremiyorsanız bir Netflix yapımı olan Star Trek: Discovery imdadınıza yetişiyor. Ayrıca sakın endişelenmeyin bu diziyi izlemek için Star Trek evrenine iyi derece de hakim olmanıza gerek yok. Çünkü içerisinde barındırdığı hikaye akışı, olay örgüleri, karakterlerin kendine has özellikleri ile bambaşka bir yapıt olmuş. Şimdi diziye beraber bakış atacağız ve baştan belirtmem lazım Star Trek: Discovery birçok açıdan harika işlenmiş.

Bilim kurgu hayranı biriyim ama Star Wars ve Star Trek gibi yapımlara hiçbir zaman sıcak bakmamıştım. Çünkü bir uzay filmi çekiyorsanız; uzayın gizemlerinden, büyüklüğünden bahsetmemek ve izleyicilere güzel sürprizler yapmamak, o filmi bir uzay filmi olmaktan çıkarır diye düşünüyorum. Uzay temalı filmlerin tahmin edilebilir senaryolar içermesi ve ya sürpriz dedikleri şeyin eski bir karakterin ortaya çıkmasından ibaret olması beni bayıyor. Sadece aksiyon ile süsledikleri filmleri utanmadan uzay ve bilim kurgu diye önümüze sunuyorlar. Star Trek dizi ve filmleri hiçbir zaman böyle bir yapım olmamış. İçerisinde gizem, dedektiflik unsurları barındıran ve bunu uzay ile harmanlayan harika seriler olmuş. Etrafa elini kolunu sallayıp el feneri ile adam öldürmeye çalışan kimseler görmüyorsunuz. Neyse daha fazla gömmeyelim zevkler ve renkler tartışılmaz...

Dizi ile alakalı aslında fazla spoiler vermek istemiyorum. Sadece neden beğendiğimi anlatacağım. Öncellikle dizinin tek olayı saf aksiyon değil. Az önce de bahsettiğim gibi polisiye, dedektiflik içeren bir yanı da bulunmakta ve ne zaman bir sorun ile karşılaşsanız "Yine aynısı" demiyorsunuz. "Kim bilir bu sefer neler çıkacak?" diye ekrana kilitleniyorsunuz. Ben bunu çok sevdim. Her bölüm birbirinden harika şeyler ile karşılaşmak inanılmaz zevkli. Hatta hiç karşılaşacağımı düşünmediğim paralel evren gibi bir konu bile dizi de işleniyor. Ve tüm olaylar birbiri ile bağlı.

Bazı dizilerde çerezlik bölümler olur. Dizinin akışını etkilemeyecek bir sorun ortaya çıkar ve o bölüm kahramanlarımız o sorunu halletmek için uğraşır. Bu genelde birçok dizide olan bir şeydir. İşte bu dizinin diğer sevdiğim yanı da burada ortaya çıkıyor. Senaryo kıtlığı yaşayan senaristler asalak fikirler ile bomboş bölümler tasarlayıp izleyiciye sunmuyor. Mürettebatımızın önüne çıkan her bir sorun siz "Acaba ana hikayeye nasıl bağlayacaklar ki?" derken tüm sürprizler mantıklı bir çerçeve içerisinde bağlanıyor ve sizi gerçekten şaşırtıyor. Bu yüzden her bir saniyesi merak uyandırıyor ve bir sonraki bölüme soluksuz geçiyorsunuz. Elbette birçok dizi başlarda harika olsa da ilerleyen süreçte sapıtmış olabiliyor. Ben şu satırları yazarken 2. sezon 2. bölüme kadar izlemiş biri olarak yazıyorum.

NOT: Dizi, film serisi ile aynı evrende geçiyor ve göndermeler mevcut.

Gelelim geminin en değerleri parçalarına, yani mürettebata; Saru, Michael Burnham, Paul Stamets, Sylvia Tilly ve daha niceleri. Harika oyuncular, harika karakterler ve bunu çok iyi yansıtıyorlar. Sorunlarını, hayallerini ve korkularını anlama, tanıma fırsatınız oluyor. Bir dizide birden fazla göz önünde duran karakter varken hepsine karşı bir samimiyet beslemek ve bir yerde onları anladığınızı düşünmek, buda gerçek bir başarı.

Dizi de ki en sevdiğim karakter kesinlikle Saru. Çünkü o gerçekten çevresindekilere örnek olmayı başarabilen, tüm endişeleri ve arzusu ile gemide neden yer almak istediğini bize hissettiren en iyi karakter diyebilirim. Türünün korkak olduğunu bilmesine rağmen Yıldız Filosu'na katılıp birçok başarıya imza atması, tehlikeyi sezen o vıcık ahtapotumsu uzuvları, sakin görüntüsünün altında yatan güçleri ve hızı, zekası, fazla orijinal olmuş bu adam. Saru adamdır. İzledikten sonra da bana kesinlikle katılacağınıza eminim.

Dizinin diğer bir can alıcı noktası da tabiki de görsel efektler. Bir uzay filmi çekiyorsanız, dizayn ve efektler çokça önemlidir. Çünkü var olan her şeyin aslında günümüz dünyasına çokta benzememesi gerekir. En nihayetinde günümüzden 200 yıl sonrasını anlatan bir dizi Star Trek: Discovery. Bu konuda söyleyecek fazla bir şey yok. Hiçbirimiz teknik detaylardan anlamıyoruz. Tek diyeceğim herhangi bir sahneyi gram yadırgamadım. Dizi sürekli görsel efekt konusunda çizgisini bozmadan ilerledi. Kalitesi zaten yeterince tatmin edici. Ne kadar kaliteli ve ya değil siz buraya bıraktığım videoyu izleyerek karar verebilirsiniz.


Son olarak ekleyeceğim pek bir şey kalmadı dostlar. Dizinin arkasında zaten Netflix var ki buda devamlılık ve kalite konusunda ayrı bir güven veriyor. Şunu belirtebilirim; Star Trek evrenine benimde pek bir merakım yoktu ama bu diziden sonra tüm filmlerine ve eski dizilerine bir göz atma kararı aldım ve hatta izlemeye de başladım. Sizi apayrı bir evrenin içine çekiyorlar. İyi seyirler.

Yorumlar