Ana içeriğe atla

DUNE

Birçok kitap, okuyucuyu içine çekse bile, en nihayetinde bitmesi gereken bir zorunluluğa dönüşür. Benim gibi sıradan okuyucular dahi, başladığı kitabı asla yarıda bırakmak istemez. Bu hiç yazılmamış bir kuraldır. O kitaba başladıysak, hikayenin sonuna görmek artık görevimizdir. Çoğu kitap işte sırf bu yüzden biter. Çünkü artık geri dönüşü olmayan yola girip okumaya başlamışsınızdır. Ama bazı kitaplar vardır ki...

O kitapları okurken hangi sayfada olduğunuzun, ne kadar sürede bitirebileceğinizin hiçbir önemi yoktur. Tek umduğunuz "hemen bitmemesidir." İşte DUNE'da böyle bir kitap. Her anı, aksiyonu, gerilimi ve gizemi damarlarınızda hissedip ana karakterlerin sevincine ve hüznüne doyasıya ortak olduğunuz nadide bir eser kendisi. Size sunduğu eşi benzeri olmayan Dune adlı gezegen ve o gezegenin halkı, onların dini inançları ve adetleri, sizi Dünya'lı bir insan iken alıp gerçek bir Fremen'e dönüştürmesi, onlar ile birlikte "İşte Lisanul Gayb! İşte Muadip!" diye haykırmanız ( tabi gerçekten evde bağırmıyordum ) tüm bu deliller gösteriyor ki, kitap sizi okuyuculuk vasfından alıp, o gezegenin bir parçası haline getiriyor. Okuduğunuz her bir detayı, günlük yaşantınız da sizi ilgilendiren meselelere olan yaklaşım şeklinizi sergileyerek irdelemeye itiyor. Anlamak, yorumlamak için uğraşıyorsunuz, 

O çölün ortasında, ölmüş insanlarının sularını alıp, onlara göz yaşlarını bile feda etmekten sakınan bir halkın parçası haline gelirken, bereketsizliğe ve kuraklığa hapsedilmiş gezegenlerinin geleceğini değiştirme umudu ile attıkları her küçük adımı daha derin bir şekilde idrak edebiliyorsunuz.

Bir annenin evladına olan sevgisini, bir evladın intikam duygularını, komutanları için gözünü kırpmadan canlarını verecek adamların sadakatını, inandıkları değerler doğrultusunda fanatik çılgınlar gibi Azrail'e meydan okuyacak askerleri teker teker yakından tanıyorsunuz. Ve tüm bunların altında yatan motivasyona ise bizzat şahit oluyorsunuz. Çünkü kitap, tüm bu fedakarlıkları size aktarmaktan geri durmuyor.

Tüm bu aksiyon ve drama kesintisiz ilerlerken ise bu gezegenin ardında yatan kocaman bir evrenden haberdar ediliyorsunuz. İmparatorluk, diğer hanedanlar, diğer koloniler, tüm bu lojistik ağı yöneten güçler, evrenin merkezinde yer alan eşsiz bir baharat ve onun insanlara sağladığı avantajlar, hikayenin daha da derin noktalara doğru dallanıp budaklanmasını sağlıyor. Hiçbir an boş geçmiyor, diyalog ve hareket kitabın her bir zerresine işlemiş durumda, hayat, asla durmuyor.

Dune'u diğer bir yönü ile iyi yapan özelliği ise bilimkurgu ve fantastik öğeleri birbiri ile tam ayarında birleştirmiş olması. Geleceği görenler, rahibe analar, kehanetler ve aldıkları eğitimler sonucunda zihinsel farkındalığı artan insanlar, hep bir mantık çerçevesi içerisinde toplanmış ve sebep sonuç ilişkilerine bağlı bir şekilde okuyucuya aktarılmış. Bu sayede okuduklarınız size abartı gelmiyor, hikayenin içerisinde sırıtmıyor. Gelişim gösteren her bireyin bu noktaya nasıl geldiğini rahatlıkla çözümleyebiliyorsunuz. 

Dune'da tıpkı Yüzüklerin Efendisi gibi, buz dağının görünen kısmıyım diye haykırıyor. Kitabın zaten hemen arka kapağında Arthur C Clarke'dan alıntı yapılmış şu sözler yer alıyor. "Yüzüklerin Efendisi dışında bu kitapla kıyaslanacak başka bir kitap yok."

Yazarımız Frank Herbert ile, Tolkien arasında en sevdiğim farklılık ise dağ böcek çiçek anlatacağım derken bizi sıkmamasıydı. Tolkien kitaplarında ne zaman ki diyaloglar ve aksiyon başlasa kitap ellerimize adeta yapışırdı ama kitabın genellikle büyük kısmı dıdısının dıdısı ve o dağın bu yakası üzerine gittiği için birçok noktada da okuyucu sıkabiliyordu. Dune'da böyle bir durum yok. Coğrafi betimlemeler gayet ayarında. Zaten genel olarak ÇÖL'den bahsedildiği için, hayal etmesi çok zor mekanlarda barındırmıyor kitap. Diyaloglar hep hat safhada ve hikaye hiç ara vermiyor. Buda zaten içinde daha kolay kaybolmanızı ve adeta film izliyormuş gibi devam etmenizi sağlıyor.

Tabi iki yazarda işinin ehli insanlar ve ikisininde oluşturduğu evren hayal güçlerimizi zorlayacak seviyede. Dune ile yeni tanıştım ve bir süre daha beraber olacağız gibi, önümde okuyacağım daha çok kitap var, yine de bu seriyi hemen tüketmemek için araya bazı tadımlık kitaplar serpiştirmeyi düşünüyorum. Birde bahsetmesek olmaz Dune yakın zamanda beyaz perde de karşımıza çıkacak.

Hakkını verirler ve kitapta tüylerimizi diken diken eden tüm o sahneleri çok daha iyi bir şekilde bizlere aktarırlar diye umut ediyorum, filmin fragmanını sizler ile paylaşıp yazımı sonlandırıyorum.



Yorumlar