Ana içeriğe atla

Ya Değilse?

Uzun sürenin ardından, tamamen iki kişi arasında geçen bir diyalog üzerinden ilerleyen bu kısa hikayemi sizler ile paylaşmak istedim. Umarım beğenirsiniz.

-------------------------------------

“Gerçeği bilmenin yükü ağırdır. Gündelik endişelere kapılmış insanlara bildiklerimizi anlatmak, kaçınılmaz olanı yüzlerine vurmak ve hepsinin telef olacağını söylemek, hiçbir şeyi çözmeyecek. Hatta tam aksine tüm planlarımızı alt üst edecektir.”

“Yine de böyle bir şey nasıl saklanır? Birkaç döngü sonra pişmanlık duyup yüzüne bakmaktan utanç duyabileceğimiz tek bir canlı dahi kalmayacak. Yaşayan her şey, bakteriler, mantarlar, bitkiler, hayvanlar ve insanlar, her şey ama her şey yok olacak.”

“Programı 8 yıl önce başlattığımız da tek bir hedefimiz vardı. Odaklanmamız gereken mesele bize atfedilen görevden başkası değil. Görevimiz, konuştuğumuz her şeyin ve herkesin ötesinde. Yaşamı sürdürülebilir kılmak, ırkımızın devam edebilmesini sağlamak…”

“Biliyorum, kutsal bir amacımız var. Yine de bunları düşünmeden edemiyorum. Sokakta gördüğüm her aile, çocuklar, sevgililer, hepsi kalbime saplanmış bir bıçak gibi canımı yakıyor.”

“Bu düşüncelerden sıyrılmalısın, zamanımız gittikçe daralıyor. Toparla kendini ve sana son gönderdiğim raporlara iyice bir bak. Envanter sayımı bitmiş. Birçok numune araca çoktan nakledildi. XSR’den gelen veriler beklediğimizden bile daha iyi.”

“Haklısın, ben, ben odaklanmalıyım. Yapabileceğim tek mantıklı şey bu gibi. Evet… Evet, verilere bakma fırsatı buldum. XSR tasarladığımız en mükemmel uydu olduğunu kesinlikle kanıtlıyor. Şuan yörüngede hiçbir sorun ile karşılaşmadan misyonunu sağlıklı şartlar altında yerine getiriyor. Atmosfer ile ilgili yaptığı analizlere bakınca gezegenin hepimiz için yaşanılabilir olduğu aşikâr. Gezegenin yüzeyinden gelen görüntüler ise daha da umut verici. Yine de akıllı bir yaşam formuna ait herhangi bir görüntü almış değiliz. Her 25 dakika da bir gezegenin etrafında yaklaşık 4 tur atıyor. Her turda toplamda 256.000 görüntü işliyor. Bu görüntüler 25 dakikalık toplam döngünün sonunda analiz ediliyor ve veriler HESKOM’a aktarılıyor. Kesin ve net bir şekilde diyebilirim ki, analizler orada insanlar gibi akıllı bir yaşam formu olduğunu göstermiyor.”

“Şayet bizler kadar gelişmiş bir tür orada olsaydı, uydu daha yaklaşmaya başladığı anda onlar ile iletişime geçmiş olurduk. Olumlu ve ya olumsuz herhangi bir şekilde temas kurarlardı. İki ihtimal var. Ya orada bizim gibi zeki bir tür var fakat teknolojileri bizimkinden çok geri, ya da bitkiler ve hayvanlar dışında başka hiçbir şey yok.”

“İkinci ihtimal daha yüksek gibi. Teknolojik anlamda geri kalmış bir medeniyet olsa bile hayatta kalabilmek için sığınak yapmaları, avlanmaları, ekip biçmeleri, toplamaları, yüzmeleri ve benzeri girişimlerde bulunmaları gerekir. Hiçbir görüntü ve iz yok. En azından yüzeyin ve suyun üzerinde.

“Peki, Sonsuz, o ne durumda?”

“Yaklaşıyor. 182 gün sonra hedefine varmış olacak.”

“HESKOM’dakiler dağılma sonrasına dair bir simülasyon geliştirmiş. Tahribatın boyutunu daha iyi anlayabilmemiz için dediler.”

“Anlasak ne değişecek? Önemli olan tek veri Sonsuz’un ve SEON’un parçalandığında nereye dağılacağı. Onun dışında MORTAN ile ilgili her şey oldukça bariz.”

“Aynı şeyi söyledim, zaman kaybı dedim ama dinlemediler.”

“Tahmin edilmesi kolay. Ben onlara anlatırdım. Sonsuz, neredeyse gezegenin %10’u kadar büyük bir meteor. Uydumuz SEON’a çarptıktan sonra yaratacağı tahribatı hayal etmek çok zor değil.”

“Ön görün nedir?”

“Birkaç hafta önce teorik düzeyde bir çalışma yapmıştım. Uydumuzun alacağı darbenin ve çarpışmadan ayrılan parçaların yaratacağı tahribat yaşamı kesinlikle sona erdirecek. Büyük ihtimalle SEON birkaç parçaya ayrılacak. MORTAN’da gerçekleşen patlamanın yaratacağı güç dağları ve denizleri yerinden oynatacak. Milyonlarca parçamız bu güçlü patlamadan sonra atmosferi aşıp uzayın karanlığına karışacak. Gezegende hiçbir şey hayatta kalamayacak. Çekirdeğin soğuyarak işlevini yitirmesi ile gezegenimizin etrafında ki manyetik alan ortadan kalkacak ve atmosferimiz tamamen yok olacak. Ondan sonra ise tamamen ölü bir gezegene dönüşecek. Bildiğimiz evren var olduğu sürece bu şekilde kalacak. Ölü bir gezegen olarak.”

“Yeni evimize kadar ulaşacak bir hasar meydana gelir mi?”

“Elbette, uzayın boşluğuna savrulacak milyonlarca kalıntıdan Dünya’da payını alacaktır. Sonsuz, çarpışmadan sonra yaptığım bazı hesaplamalara göre gözlemlenebilir sektörün dışında, henüz keşfedemediğimiz bir noktaya doğru yönelecektir diye düşünüyorum. Yine de bu denli bir çarpışmanın sonuçlarını tamamen kestirmek basit hesaplamalar ile oldukça zor. Şayet Sonsuz benim tahmin ettiğim gibi sektörün dışına yönelirse Dünya ciddi bir tehdit ile karşı karşıya kalmayacaktır. Küçük kalıntılara gelirsek; Dünya doğal kalkanlara sahip. Uydusu Ay, bizim uydumuz SEON’dan çok daha büyük ve Dünya’nın etrafında ki manyetik alan MORTAN’a göre daha güçlü. Manyetik alan ve ay harika bir kalkan gibi üstüne düşeni yapacaktır. Şayet görebilirsek çok uzun süre eskilerin deyimi ile gökyüzünde kayan yıldızlara şahit olacağız o kadar. Belki birkaç büyük parça sınırı geçmeyi başarır. Ama çok kötü sonuçları olacağını sanmıyorum. Dünya zarar görmeyecektir.”

“Gerçekten korkunç. Anlattıklarını hayal etmek bile insana ıstırap yaşatıyor.”

“Acı çekmeyi ancak karanlığa sığındığında bırakırsın derler, sen bunu iyi yapıyorsun. Ben hala yarım kaldım bu konuda. Benim ıstırabım hiç bitmeyecek dostum.

“Olacakları asla engelleyemeyiz. En azından bu dönemde. Belki birkaç yüzyıl sonra tanışmış olsaydık Sonsuz ile her şey daha farklı olabilirdi. Teknolojimiz kaderimizi değiştirmeye yetebilirdi.”

“Her şeye yeniden başlamak… Medeniyeti ve toplumu tekrar inşa etmek. Çok uzun bir süreç olacak.”

“Evet, Adee ve Hevr, onlar bu sürecin ilk adımları olacaklar.”

“Öncü grup değil mi? Onlar ile henüz tanışmadım. Tek umudum başarılı olmaları yönünde.”

“Olacaklar merak etme. Yarın yola çıkıyorlar. Onlardan sonra bir ay içerisinde de biz çıkacağız.”

“Hala merak ettiğim bir şey var. Söz konusu zekâ olduğunda cinsiyetlerin farklılıklarına çokta takılmam. Geri kafalı bir adam değilim fakat Hevr’e nazaran çok daha iyi adaylar vardı ve evet hepsi erkekti. Neden onlar tercih edilmedi? Nedir bu Hevr inadı?”

“Gerçekten bu tercihin sebebini anlamadığını mı söylüyorsun?”

“Ne yani? Ama öncü grubun misyonu…”

“Eğer bir şeyler ters giderse, geriye bir tek onlar kalırsa…”

“Duralım, burada duralım. Nefes almaya ihtiyacım var. Lütfen…”

“Her ihtimal düşünüldü. Dedim ya eski dostum, bu görev herkesten ve her şeyden önemli. Sıfır noktasındayız. Kim neye inanıyor ve neyden güç alıyorsa, ona sımsıkı sarılsın. Şimdi HESKOM’a dönmem gerekiyor. Biraz mola vermelisin. Sonrasında XSR Veri Analiz ekibine katıl. Seni bekliyor olacaklar. Toplantınızın sonucunu da HESKOM bekliyor olacak. Tekrar görüşm--”

“Sentex’in yazdıklarını hatırlıyor musun?”

“O hayalperest adam birden nerden geldi aklına?”

“Her yaratılış miti aslında bir gerçeği saklar ardında diyordu kitabında.”

“Ne demek istiyorsun?”

“Suix Klanı’na ait kutsal kitapta Tanrı’nın ilk erkek ve kadını yaratıp MORTON’a gönderdiğini, ardından onlara üreyip çoğalmalarını emrettiği yazılıdır. Sentex ile geçen gün görüştüm. Kendisi Ayrılış Ekibine dâhil edilmiş. Bazı düşüncelerine maruz kaldım hali ile…”

“Yazarlar, ressamlar, oyuncular. Son gelecek olanlar arasında oda mı varmış?”

“Evet ve bana dedi ki, ilk başta pek anlamamıştım tabi.”

“Ne dedi?”

“Ya bu ilk seferimiz değilse?”

 


Yorumlar